KAYBOLUR BİR HATIRANIN CEYLANI

 

Derli toplu bir acı arıyordun kendine

Tül gibi sessizliğe boş yere sarınmadın

Boş yere çıngıraklar salmadın kafeslere

Kalemlerin ucunda hesapsız arınmadın

Gitmenin gür ırmağı çağırırdı her sabah

Çünkü tekin değildi şarkıların ağzında

Boğazlardan geçmeyen bir kemik gibi kalmak

 

Bir bekçiyim diyorsun dünya gözlü salıncak

Ağaçların tahtında çok ölüler beklerim

Yeter yitik kuşların aldanmış kanat sesi

Nasılsa havsalama kayıp rüzgârlar değer

Geçtim kovalamaktan yaralı bir hevesi

Yola düşmeyi kopuk anıların ardında

Koşmak kendine doğru yabani ve atılgan

Bir gidiş ki künyesi terk etmenin kaydında

Hem yeni başladıktı bu mavi saltanata

 

Oymalı sandıklardan kaftanları çıkardık

Beyaz sayfalar açtık ebruli defterlerde

Eski işlengilerden yeni güzeller yaptık

Unutmak için hepsi boz yeleli atları

Hoyrat esintileri kan içmiş katarları

Destanların içinden kudretli ve devingen

Ve mahcup bir vakarla yürüyen ayakları

 

Dur öyleyse acının gölgesinde yeknesak

Tuzlu bir göle kıvrıl gözyaşına sığınıp

Bir sincap kovuğuna çöreklensin korkarak

Yapraklar dallarından öç almasın savrulup

Hâlbuki kollarını açmıştır seyyareler

Ezeli bir cezbeyle döner durur kâinat

Hayret şafağı söker upuzak ülkelerde

Yola çıkanlar için korkuya başkaldırıp

 

ESMA POLAT

 

 

BERDÜCESİ - Sayı:1